Aort Anevrizması Belirtileri, Nedenleri ve Uygulanan Tedavi Yöntemleri

Zamanımızın oldukça tehlikeli hastalıkları arasında yer alan aort anevrizmaları vücudun farklı bölümlerinde oluşabilmektedir. Genişlemenin derecesi yüksek olması konusunda ameliyat kesin çözümdür.

Aort Anevrizması

Vücut mekanizmasının en önemli ve en büyük atardamarı olan aort damarının üzerinde farklı nedenlerde ortaya çıkan keseler veya genişlemeler hayatı tehdit eden ciddi ve ölümcül bir risk oluşturmaktadır. Normal şartlarda üç santimetre civarında olan aort damarının çapının beş santimetreye ulaşması durumuna aort anevrizması ismi verilmektedir. Aort damarı insan vücudunda beş ayrı bölümde incelenmektedir. Bunlar:

  • Kalp kasından çıkan aort arteri
  • Transvers ismi verilen beyin damarlarından çıkan aort
  • Sırt bölgesinden aşağı doğru rota çizen inen aort arteri
  • Göğüs boşluğundaki bölümde yer alan torasik aort arteri
  • Karın bölgesinde yer alan abdominal aort arteri

Aort damarlarında meydana gelen anevrizmalar sıklıkla böbrek kısmının altında infrarenal ismi verilen bölgede, kalp kasından ayrıldığı bölümde meydana gelmektedir. Bunun yanı sıra bütün damarları kaplayan genişlemeler de nadir de olsa söz konusu olabilmektedir.

Belirtileri

Aort damar genişlemeleri eğer yüksek derecede değilse çoğu zaman herhangi bir belirti vermeden seneler boyunca hastanın bu rahatsızlıktan habersiz bir şekilde sorunsuz bir hayat sürmesine olanak verebilmektedir. Bunun yanı sıra bu önemli arterlerin genişlemelerine bağlı olarak farklı rahatsızlıklar ve zorlayıcı, günlük hayatın kısıtlanmasına sebep olabilecek belirtiler de gözlemlenebilmektedir. Bu önemli rahatsızlıklarda ortaya çıkan belirtiler, sorunun yaşandığı damarın yakın olduğuı organlara bağlı olarak değişiklikler gösterebilmektedir. Aort anevrizmalarının belirtileri arasında en sık rastlanılanları şu şekilde sıralayabiliriz:

  • Ses kısıklıkları
  • Göğüs bölgesinde, sırt bölgesinde, kolda, boyunda çene kısmında rastlanılan ağrılar.
  • Bel ve karın kısmında yaşanan ağrılar
  • Kan basıncında oluşan değişiklikler
  • Ayaklarda şişliklerin meydana gelmesi
  • Konuşma zorluğu oluşması
  • Baş ağrıları
  • Görmede yaşanan sorunlar
  • Nefes alıp verme sırasında yaşanan sıkıntılar
  • Mide bulantısı ve kusma
  • Çabuk yorulma, halsizlik
  • Bayılmalar ve bilinç kayıpları oluşması

 Nedenleri

Yüzyılımızın en tehlikeli rahatsızlıkları arasında yer alan aort anevrizmaları konusunda zamanında teşhis ve tedavi çoğu zaman hayat kurtaran oldukça önemli bir etkendir. Yapılacak tedavide izlenecek yol belirlenirken, bu rahatsızlığın oluşmasına neden olan etmenler büyük önem taşımaktadır. Bu rahatsızlık konusunda izlenecek tedavi yöntemi, rahatsızlığın oluşmasına etken olan neden odaklı olarak tespit edilmektedir.

Aort Anevrizmaları

Aort anevrizmalarının oluşmasına neden olan etkenlerin arasında en yaygın olanları şu şekilde sıralayabiliriz:

  • İlerleyen yaş unsuru
  • Aile geçmişlerinde daha önce aort arteriyle ilgili bir rahatsızlığın bulunması
  • Beyin damarlarında anevrizma oluşması durumları
  • Diyabet rahatsızlıkları
  • Alkol veya sigara tüketilmesi
  • Kolesterol ile ilgili rahatsızlıkları
  • Damarlarda meydana gelen iltihaplanmalar
  • Kullanılan hormon ilaçları
  • Bağ dokusunda meydana gelen rahatsızlıklar
  • Ağır kaldırmak
  • Aort kapaklarında doğuştan veya sonradan gelişen rahatsızlıklar
  • Yüksek tansiyon rahatsızlıkları
  • Damarlarda meydana gelen tıkanmalar
  • Hastanın geçmişinde kardiyolojik sistem rahatsızlıkları bulunması
  • Aşırı kilo alımları
  • Düzensiz ve sağlıksız beslenmeler
  • Aşırı baskı ve stres altında olmak
  • Hareketsiz bir yaşam stili
  • Ani geçirilen travmalar

Uygulanan Tedavi Yöntemleri

Aort anevrizmaları; ölüm riski oldukça yüksek olan bir tablo çizen oldukça tehlikeli bir sağlık sorundur. Hastanın damar çapı normal koşullar altında üç santimetre civarında olması gerekirken farklı etkenlere dayalı olarak genişlemeye başlar. Bu genişleme beş santimetreye ulaşana kadar hasta açısından ölümcül bir risk oluşturmamaktadır. Bunun yanında kontrol altında tutulması ve antibiyotik tedaviyle kan sulandırıcı, damarları güçlendirici ilaçlarla tedavi edilmesi gerekmektedir. Hastanın damar genişlemesi beş santimetreyi geçmesi durumunda artık risk oluşturmaya başlayan bu rahatsızlığın tedavisinde cerrahi yöntemler yavaş bir şekilde gündeme gelmeye başlar.

İlk olarak hastaya anjiyo yöntemiyle sorunlu damar üzerinde patlamasının engellemesi amacıyla stent uygulaması yapılır. Stentler kafes şeklinde minik cihazlardan oluşmaktadır. Bu yapay kafesler genişleyen damarın içine yerleştirilir. Stent uygulamasının işe yaramadığı veya yeterli olan başarıyı göstermediği durumlarda ameliyatla hastanın sorunlu olan damarı ya onarılır ya da vücuttan alınan başka bir damar veya yapay bir damar vasıtasıyla değiştirilir.

Bitkisel Tedavi Yöntemleri

Pek çok rahatsızlık konusunda yüzyıllardır uygulan bitkisel tedavi yöntemleri bir süredir yine gündeme gelmiş ve farklı dallardaki hastalıkların gerek tedavisinde gerekse önlenmesinde başarılı sonuçlar vermiştir.

Aort damarlarında oluşan genişlemelerin nedenleri arasında önemli bir yer tutan yanlış ve sağlıksız beslenme alışkanlıkları; sadece damarlar konusunda değil aynı zamanda kalp kası sağlığı konusunda da ciddi sorunlar oluşturmaktadır. Yapılan araştırmalar sonucunda; uygulamalarla da başarısı kanıtlanmış bazı bitkilerin ve bitkisel kürlerin yanı sıra beslenme tarzında yapılan düzenlemeler de aort anevrizmaları konusunda hem tedavi edici hem de önleyici güce sahip olmaktadır.

Aort damar genişlemesi konusunda şifalı olarak kabul edilen bitkilere örnek olarak; aslan perçemi, siyah çekirdekli üzüm, hayıt tohumu, kediotu kökü, parahtisan bitkisi, oğul otu, ayırık otu, hindiba, alıç bitkisi, kantaron, civan perçemi, alıç bitkisi, zeytin dalı sayılabilir. Bu ve bunun gibi bitkiler gerek kürleri hazırlanarak, gerek çay gibi demlenerek gerekse kürler yapılarak kullanılmaktadır.



1 yıldız2 yıldız3 yıldız4 yıldız5 yıldız (1 votes, average: 5,00 out of 5)
Loading...

© 2024 – Kalp Hastalıkları ve Tedavisi. Tüm Hakkı Saklıdır.

Okumakta olduğunuz bütün makalelerin hepsi bilgilendirme amacı ile hazırlanmaktadır. Okuduğunuz bütün tedavi metotları, ilaç isimleri doktor kontrolünde uygulanması gerektiği gibi, beslenme önerileri ise diyetisyen kontrolünde uygulanması gerekmektedir.